Üretim faaliyetlerine Ağustos 2004’te başlayan Novartis Kurtköy Üretim Tesisi kurulduğu günden bu yana büyüyerek Novartis küresel üretim ağının önemli bir parçası haline geldi. 150 kişi ile başlayan yolculuğuna bugün 410 çalışanıyla devam eden fabrika, Novartis bünyesinde hem yerel hem de ihracat pazarları için oral katı form (tablet, kapsül, film tablet, efervesan) üretiminde uzmanlaşmış önemli bir ilaç üretim tesisi olarak öne çıkıyor. 52.000 m²’si yerleşim alanı olmak üzere toplam 110.000 m²’lik bir alana yayılan tesis, Fabrika Direktörü Filiz Gündoğmuş yönetiminde yıllık 130 milyon kutu gibi etkileyici bir üretim kapasitesine sahipken, Türkiye için yaptığı üretimlerin yanı sıra dünyanın dört bir yanındaki 120 ülkeye de ihracat yapıyor.
Tesisin 20. yıl kutlaması çerçevesinde düzenlenen etkinliğe Novartis Türkiye Ülke Başkanı Natacha Theytaz ve Novartis Küresel Sağlık ve Sürdürülebilirlik Başkanı Lutz Hegemann katılarak, değerlendirmelerde bulundu. Etkinliğe İsviçre’nin İstanbul Başkonsolosluğu’ndan bir heyetin katılımı da gerçekleşti.
Novartis Kurtköy tesisinin 20. yıl dönümünün kutlama etkinliğinde konuşan Novartis Ülke Başkanı Natacha Theytaz, şirketin Türkiye’deki köklü varlığını ve ülkeye olan bağlılığını vurgulayarak “Novartis, Türkiye’de 1955 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Üretimde, araştırma ve geliştirme alanında, sahada ve genel merkezde 1.000’e yakın çalışma arkadaşımızdan oluşan özverili ekibimiz, sağlık hizmetlerine katkıda bulunmak için tutkuyla çalışıyor. Yirmi yıldır faaliyet gösteren ve halihazırda 30’dan fazla fabrikadan oluşan küresel ağımızın ayrılmaz bir parçası olan Kurtköy fabrikamızda, kronik hastalıklardaki önemli tedaviler de dahil olmak üzere hayat değiştiren ilaçlar üretiyoruz. Sadece 2023 yılında 80 farklı ürün üreterek 107 milyon ünite gibi etkileyici bir rakama ulaştık. Bunun yanı sıra 2023 yılında 53 farklı tedavimiz Türkiye’de 6,5 milyon hastaya ulaştı. Bu başarıları, Novartis olarak sağlık hizmetlerini geliştirmeye, hastaların yaşamlarını iyileştirmeye ve paydaşlarımızla ortaklıklar gerçekleştirerek Türkiye’nin büyümesini ve gelişmesini desteklemeye olan sarsılmaz bağlılığımızın bir göstergesi olarak görüyoruz.”
Lutz Hegemann ise “Global Sağlık ve Sürdürülebilirlik birimi olarak amacımız, nerede yaşarsa yaşasın veya sosyoekonomik durumu ne olursa olsun herkesin yenilikçi tedavilerimizden faydalanabilmesini sağlamak ve sürdürülebilir bir işletme olarak sosyal etkimizi en üst düzeye çıkarmak. Bu tutkumuzu gerçekleştirmek için, sıtma gibi çözülmemiş küresel sağlık sorunlarının üstesinden gelmek amacıyla küresel sağlık ve iş yeteneklerini birleştiriyoruz” diye konuştu.
Hegemann, Kurtköy tesisinin Novartis Global Sağlık çalışmalarındaki önemini vurgulayarak şunları ekledi: “2015 yılından bu yana Kurtköy tesisimizde görev yapan arkadaşlarımız, her yıl dünya genelinde 600.000 kişinin hayatını kaybettiği sıtma hastalığına karşı milyonlarca doz tedavinin üretilmesini sağladılar. Buradaki meslektaşlarımızın özverisi ve sıkı çalışmaları, dünyanın acil sağlık sorunlarından birinin ele alınmasında hayati bir rol oynuyor. Novartis Kurtköy’ün sıtma ile mücadeleye yaptığı katkı paha biçilemez.”
Çevresel ayak izlerini azaltmanın Novartis’in stratejisinin önemli parçası olduğunun altını çizen Hegemann, 5 Haziran’ın Dünya Çevre Günü olduğunu da hatırlatarak şirketin çevresel sürdürülebilirlik konusundaki taahhütlerini de paylaştı: “İklim, atık ve su üzerindeki etkilerimizi en aza indirmek için iddialı hedefler belirledik. 2030 yılına kadar değer zincirimizde karbon nötrlüğe ulaşmayı ve 2040 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu sağlamayı amaçlıyoruz. Ayrıca 2030 yılına kadar operasyonlarımızda su ve plastik açısından nötr hale gelmeyi hedefliyoruz.”
İklim ve insan sağlığının kesişimine dikkat çeken Hegemann şunları ekledi: “Net sıfır olmaya ve karbon nötrlüğüne odaklanan azaltmaya yönelik çabalar önemli olsa da, iklim değişikliğinin küresel sağlık üzerindeki devam eden etkisini de uyarlamalı ve yönetmeliyiz. Sıtma gibi hastalıkların iklim değişikliğiyle şiddetlendiği bu iklim ve insan sağlığının kesiştiği noktada, doğrudan iklimle ilgili tehditleri hedefleyen Ar-Ge yatırımlarına devam etmeli ve sağlık alanında yenilikçi çalışmalardan oluşan faydalarının herkese ulaşmasını sağlamalıyız.”