“Ulusal Sedef Farkındalık Haftası” kapsamında bu yaygın hastalığa dikkat çekmek ve sedef hastalarını ilgilendiren sorunlara müşterek bir platformda çözümler bulmak amacıyla Adalar Belediyesi’nin ev sahipliğinde 16 Eylül günü Büyükada Çelik Gülersoy Kültür ve Sanat Merkezi’nde Türkiye Sedef Hastaları Dayanışma Derneği tarafından “Ulusal Sedef Farkındalık Haftası” kapsamında gerçekleştirilen sempozyumda, hastalığın farkındalık seviyesinin ve hastaların bilgi kaynaklarının artırılması, doğru tedaviye erişimin önündeki engellerin kaldırılması konusu işlendi.
Sedef hastaları ile bir araya gelinerek sorunlarının ve çözümlerinin konuşulduğu etkinlikte, Prof. Dr. Müzeyyen Gönül, Prof. Dr. İlknur Kıvanç Altunay, Uzman Psikolog Esra Tanrıverdi, Öğr. Görevlisi Niran Çoban ve Sedef Hastaları Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Can Bilgili hastalarla bir araya geldi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Prof. Dr. Müzeyyen Gönül sedef hastalığı alanında gerçekleşen yeni tedavilere dikkat çekerek şöyle devam etti: “Sedef hastalığı, bugün daha iyi bildiğimiz üzere sadece deriyi etkileyen değil, eklemleri, tırnakları, obeziteyi, kalp sağlığı, şeker hastalığı ve karaciğer hastalığına yatkınlık gibi bir çok sorunu ortaya çıkaran bir hastalık olduğu için üzerinde önemle durulması gereken bir hastalıktır. Neyse ki, üzerine en çok araştırılma yapılan hastalıklardan bir tanesi olan sedef hastalığı için birçok araştırma yapılmakta ve her geçen gün yeni ilaçlar piyasaya sürülmektedir. Bu sebeple gelişmeler adım adım dahi ilerlese de geçmişe göre çok daha ümit verici, çok daha iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Özellikle gen tedavisinde kullanmaya yönelik ilaçlar geliştirilmeye devam ediyor ve bu ilaçlar asıl tedavinin oluşmasında yardımcı olacaklar gibi duruyor” dedi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Prof. Dr. İlknur Kıvanç Altunay ise yaptığı konuşmada; ‘‘Sedef hastalığı sadece fiziksel bir hastalık değildir, aynı zamanda psikososyal bir hastalıktır. Kişiyi tüm sosyal yaşamından alıkoyabilir. Yurt dışı ve yurt içinde yaptığımız araştırmalarda “damgalanma” dediğimiz bir olgu ortaya çıkıyor. Damgalanma psikolojik bir fenomen yani kişinin kendisini utanç ile istemsiz bir şekilde sosyal ortamlardan kopararak, kendini soyutlaması. Bu sebeple, iş hayatı, sosyal yaşamı hatta ve hatta evliliği bozulan hastalarımız var. Şunu unutmamalıyız ki stres bu hastalığın ortaya çıkmasında ve artmasında en önemli faktörlerden biridir. Sedef hastalığının tedavisi hem fiziksel hem de psikolojik olarak ele alınmalı ve ona göre tedavi edilmelidir.” dedi.
Uzman Psikolog Esra Tanrıverdi; “Sedef Hastaları İçin Psikososyal Etkiler ve Çözüm Yaklaşımları” başlıklı konuşmasında “Sedef hastalığı özünde bir deri hastalığı olsa da psikolojiye etkisi çok olan bir rahatsızlık. Fiziksel tedavinin yanında psikolojik tedavide bu hastalığın tedavisinde olmazsa olmaz tedavilerden bir tanesi diyebiliriz. Psikolojik tedavi, hastaların iyileşmesinde çok önemli bir yere sahip, olumlamalar yapmamız, hastalığı kabullenmemiz gibi unsurlar hem psikolojik olarak sağlam durmamızı hem de hastalığın seyrini değiştiren önemli etkenlerdir. Şunu unutmamalıyız ki, öz saygı yani kendimizi sevmek atacağımız en büyük adımdır. Eğer bunu sağlayamazsak sosyal izolasyona başvururuz bu da hemen arkasından depresyona neden olur ve psikolojik tedaviye başvurulmazsa ciddi sorunlar ortaya çıkabilir” dedi.